Tag Archive for 'kamera'

Page 5 of 6

Canon EOS 500D (Rebel T1i)


eosEpeydir beklenen yeni EOS 500D sonunda açığa çıktı: EOS REBEL T1i

Alet 50D’deki algılayıcının aynısına sahip ve 5D MK II gibi video çekebiliyor! Gel gor ki Canon yine garip bir şey yapmış. Yeni EOS 1080p modunda saniyede 20 kare çekiyor!!! (720p de 30 kare!)

Artık inadına yapıldığına çok emin olduğum bu saçmalık can sıksa da kameranın 899 USD’lik Amerika fiyatı tabi ki çok cazip. Kimbilir belki önümüzdeki 10 yılda Canon doğru kare hızı olan 25’e ulaşabilir 🙂

Yeni 500D’de aynen 5D Mark II’deki gibi 920 bin piksellik bir LCD var. Ne diyelim her zamanki gibi Canon 50D alanlara kazık attı!

Ayrıntı burada ve şurada...

Kısa Film için Video Kamera (2009)

2002 yılında Altyazı adlı sinema dergisi için “Ev Yapımı Sinema” başlığı altında dört yazı yazdım. Sonraki yıllarda kontrolüm ve isteğim dışında bu yazılar İnternet’e yayıldı ve ne yazık ki çoğunlukla da izinsiz olarak kullanıldı. Geçenlerde fark ettim ki yazının sunulmadığı tek yer benim sitem 🙂

Dizinin ilki kamera seçimiyle ilgili ipuçları içeren yazıydı. Tabi 2002’den bu yana kamera alanında bir sürü şey ciddi şekilde değişti. Gerçi bütün bu değişimlere rağmen yazının temelindeki unsurlar aynı kaldı. Yine de 2009 itibariyle yazıyı hafifçe güncelleyip tekrar ortalığa sürmeye karar verdim. Aşağıdaki bağlantıdan Adobe Acrobat dosyası olarak indirilebilir.

Kısa Film İçin Video Kamera 2009

RED’le Devam: Winsa

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsakiz.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsakiz.jpg /]

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsaerkek.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsaerkek.jpg /]

Prod. Şir: Mikado Film / Gör. Yön: Alp Korfalı / Compositing & Color Correction: Emre Aypar Makina / Ajans: Drive

RED’le çekmeye devam ediyoruz! Gerçi Alçıder de bu yeni filmler de klasik prodüksiyonlar olmadığı için hala tam bir değerlendirme imkansız. Özellikle Winsa filmleri aslında stop motion oldukları için herhangi bir DSLR ile de çekilebilirlerdi ancak sondaki plan için zaten RED gerektiğinden o yola gitmedik. Stop motion açısından RED’in bence iyi bir özelliği de bütün kareleri tek bir dosya olarak göstermesi. Yani her kare için ayrı R3D dosyasına gerek yok.

Ne yazık ki RED iş akışı hala tam oturmuş değil. Herkes kendine göre bir yol tutuyor. Yıllarca kaçtıktan (ve öğrencilerimle dalga geçtikten) sonra maalesef Adobe Premiere’in kucağına düstüm! Makina’da filmi Premiere CS4’te bir araya getirdikten sonra Emre Aftereffects’de  R3D’leri topladı. Sonra da görüntüleri 16 bit tiff olarak export etti. Gerisi Fusion’da bitirildi (Color Correction ve Compositing kısmı)

RED’le çalışmak konusunda bir takım notlar aktarmak isterim (Yalnız henüz ortada kesin bir iş akışı olmadığı için bazı notlarım iki ay sonra tamamen anlamsız hale gelebilir. Şimdiden uyarmakta yarar var.)

Continue reading ‘RED’le Devam: Winsa’

Motion Control+RED@Makina!

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/mvi_1000_mp4.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/mvi_1000_mp4.jpg /]

Bugün Makina‘da yakında çekeceğimiz bir reklam için RED ve MILO Motion Control ile oynayıp durduk. Bir ara 5D Mk II ile yukarıdaki videoyu çektim. MILO yu seviyorum… Mümkün olsa her şeyi onunla çekmek isterdim 🙂 Yarattığı hareketlerde çok özel bir etki var: Bir nevi bilgisayar kamerası gibi… bir de tabi insan aklının ve mekanik denen acayip alanın son noktası bu alet!!!

Seni seviyorum MILO!

Gelecek!

sdxc

Teknolojinin ani sıçrama yaptığı bir dönemdeyiz: SSD (Solid State Disk) yaygınlaşmaya başlamak üzere… Geçen hafta 2009 sonunda 2 TB kapasiteli SDXC hafıza kartlarının geleceği duyuruldu. Bu kartların hızlarının 300 MB/SN olacağı iddia ediliyor. Hemen ardından Pretec Cfast adındaki kartlarında SSD kullanacağını duyurdu.

Bütün bu gelişmeler en geç 5 yıl içinde 25 MP veya üstü, full frame, sıkıştırmasız ve saniyede 25 kare RAW kayıt yapabilen bir DSLR’ın gelebileceğini düşündürtüyor. Hatta ben bugün bile bu teknolojinin hazır olduğundan neredeyse eminim.

Yani “Kamera almayın, bekleyin!” önerim bugün her zamankinden daha geçerli! Tabi beklemenin sonu var mı bilinmez…

5D Mk II Devam…

İstanbul’da havalar pek sıkıcı olduğundan 5D Mk II ile çok fazla deneme yapamadım ama netteki forumlarda epey takip ediyorum. Herhalde hiç bir DSLR bu kadar sert eleştirilmemiş ve (tabi ki) bu kadar göklere çıkarılmamıştır.

Saldırının en ilginci Jim Jannard’ın kendisinden geldi (tabi bu testin RED’in sahibinden gelmesi düşündürücü 🙂

Eleştiriler bir kaç başlıkta toplanıyor. Aşağıda bunlarla ilgili ufak videolar ve yorumlar bulacaksınız:

İstanbul’da havalar pek sıkıcı olduğundan 5D Mk II ile çok fazla deneme yapamadım ama netteki forumlarda epey takip ediyorum. Herhalde hiç bir DSLR bu kadar sert eleştirilmemiş ve (tabi ki) bu kadar göklere çıkarılmamıştır.

Saldırının en ilginci Jim Jannard’ın kendisinden geldi (tabi bu testin RED’in sahibinden gelmesi düşündürücü 🙂

Eleştiriler bir kaç başlıkta toplanıyor. Aşağıda bunlarla ilgili ufak videolar ve yorumlar bulacaksınız:

Continue reading ‘5D Mk II Devam…’

Sonunda 5D Mk II!

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.jpg /]

Sonunda aylardır (hatta yıllardır) beklediğim DSLR elime geçti. İlk DSLR’im 20D’yi alırken bile aslında aklım hep 1 serisindeydi çünkü “full frame” (tam çerçeve) alıştığım bir formattı. Ne yazık ki o zaman 1 serisi 8000 dolardı (ki hala da öyle) ve benim için satın alınması söz konusu bile değildi.

5D Mk II uzun yıllar sonunda çıkan en makul fiyatlı (görece tabi) ve buna karşılık en çok özelliği sunan DSLR gibi duruyordu. Çıkar çıkmaz gözüme kestirmeme karşılık ele geçirebilmek ancak bugüne kısmet oldu.

Evet alet bugün öğlen elime geçti ve o saatten sonra Alp Korfalı ile epey bir oynadık. Tabi derinlemesine bir yorum yapmak şu an mümkün değil ancak kısa kısa notlar ve bir kaç örnekle şimdilik yetineceğim. Yukarıdaki video da (eğer yanlış değilsem) Türkiye’nin ilk 5D Mk II videosu!! Tabi takdir edersiniz ki son derece saçma bir video ama ilk olmanın da bedeli var 🙂

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.jpg /]

Sonunda aylardır (hatta yıllardır) beklediğim DSLR elime geçti. İlk DSLR’im 20D’yi alırken bile aslında aklım hep 1 serisindeydi çünkü “full frame” (tam çerçeve) alıştığım bir formattı. Ne yazık ki o zaman 1 serisi 8000 dolardı (ki hala da öyle) ve benim için satın alınması söz konusu bile değildi.

5D Mk II uzun yıllar sonunda çıkan en makul fiyatlı (görece tabi) ve buna karşılık en çok özelliği sunan DSLR gibi duruyordu. Çıkar çıkmaz gözüme kestirmeme karşılık ele geçirebilmek ancak bugüne kısmet oldu.

Evet alet bugün öğlen elime geçti ve o saatten sonra Alp Korfalı ile epey bir oynadık. Tabi derinlemesine bir yorum yapmak şu an mümkün değil ancak kısa kısa notlar ve bir kaç örnekle şimdilik yetineceğim. Yukarıdaki video da (eğer yanlış değilsem) Türkiye’nin ilk 5D Mk II videosu!! Tabi takdir edersiniz ki son derece saçma bir video ama ilk olmanın da bedeli var 🙂

Continue reading ‘Sonunda 5D Mk II!’

HPX 171

171

Araya iş güç, bayram vs. girince bu yazı gecikti. Oysa kamerayı alalı epey olmuştu. Özellikle RED ile çekim yaptığımız akşam HPX 171 de oradaydı.

Panasonic’in orta sınıftaki en gelişmiş kamerası HPX 171 doğal olarak bir önceki model HVX200’ün yenilenmiş hali. Fakat bu defa DV kayıt ünitesi çıkarılmış. Bu da epey iri bir kamera olan HVX200’ün bir miktar zayıflamasını sağlamış. Zaten bu devirde artık kimsenin DV kayıt yapmaya ihtiyacı olmaz sanırım. Böylece geçen sene çıkan kitabımda bahsettiğim dönüşüm tamamen gerçekleşmiş oluyor: Kasete elveda diyoruz!

Garip şekilde HPX 171 aslında bir önce incelediğim HMC 151 ile neredeyse tamamen aynı. Tabi bu modelde daha fazla özellik var ama fiziksel olarak neredeyse aynılar. Hatta kullandıkları mercek ve algılayıcı da aynı. Bu durumu açıkçası üretici firmalar adına biraz vahim buluyorum. Aynı aleti çok az donanım farkıyla ve sadece yazılım özelliklerini arttırarak farklı fiyata satmak bence doğru bir yöntem değil.

Tabi HPX 171’in en önemli üstünlüğü DVCPro HD kullanması. Her ne kadar eski bir codec olsa da sonuç olarak 100 Mbit/s kullanması, 4:2:2 örneklemeyle çalışması, her kareyi sadece kendi içinde (intraframe) sıkıştırması ve kurgu programlarıyla mükemmel uyumluluğu bu codec i diğerlerine göre çok üstün kılıyor. P2 kart kullanımı fiyatı nedeniyle pek onayladığım bir durum değil ama DVCPro HD’nin yüksek veri transfer ihtiyacı bunu gerektiriyor.

Continue reading ‘HPX 171’

RED Üzerine

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/red.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/red.jpg /]

RED kamerayı test ettiğimizi söylemiştim. Bir kaç gündür boş vakitlerimde elimdeki bu RED dosyalarıyla oynuyorum. RED ile ilgili genel bir bilgilendirme yapmakta yarar olabilir.

1 – RED nedir?

RED bugüne kadar alıştığımız video kameralardan farklı bir mantıkla çalışıyor. Bunun bir kaç nedeni var. Öncelikle RED bildiğiniz video kameralardan daha büyük bir algılayıcı kullanıyor. Bu da sinema ve fotoğraf makinası merceklerini kullanabilmemizi ve bunlardaki dar alan derinligini elde etmemizi mümkün kılıyor.

Daha da önemlisi RED algılayıcının üzerine düşen görüntüyü HAM VERİ (RAW) olarak kaydediyor. Bu ne demek? Video kameralar rengi elde etmek için genelde 3 algılayıcı kullanırlar ve bu algılayıcıların (Red, Green, Blue) her birinden gelen ham veriyi olduğu gibi kaydetmezler. Veri miktarını düşürebilmek için kameralar bu verileri “işlerler”. Örnek olarak sizin kameraya girdiğiniz beyaz ayarı bu işlemde birinci önemdedir. Kamera yaptığınız seçime göre üç kanaldan gelen bilgileri derler (aslında kodlar) ve bir resim ortaya çıkarır. Bu resim yanlış beyaz ayarıyla oluşturulduysa geri dönüş imkansızdır.

Tek algılayıcı kameralarda aynı işlem Bayer filtresiyle yapılır. Her pikselin önünde bir renk vardır ve böylece algılayıcı kendi içinde üçe bölünmüş olur. Eldeki bu eksik veri “işleme” sırasında tamamlanır ve sonuç resim oluşturulur.

Continue reading ‘RED Üzerine’

İmdat!!!

Biz elimizi RED’e sürdük derken RED yaptı yine yapacağını. Günlerdir beklenen duyurunun ne olduğu sonunda açıklığa kavuştu.

Yeni RED vizyonu şöyle açıklanabilir: Lego yapar gibi kamera yaratabileceksiniz. RED değişik algılayıcılar sunuyor (3K dan 28K ya kadar). Bunlardan size uyanını seçiyor ve istediğiniz gövdeyi, vizörü, LCD yi birleştirip kendi kameranızı ortaya çıkarıyorsunuz. Bu sisteme daha önce açıklandığı gibi genel olarak DSMC (Digital Stills and Motion Camera) adı verilmiş.

Bazı fikirler kağıt üzerinde çok güzel durur ama iş uygulamaya gelince patlar. Aha buraya yazıyorum bu da onlardan biri. 28K nedir bu arada bir tür şaka mı? Yahu daha üretiğiniz 4K lık görüntüleri açmak mümkün değil. 28K neyin nesi?

Hadi diyelim ben yanılıyorum ve bu gerçekten iyi bir fikir. E peki Jannard amca hani 5D mk2 yi mahvedecektin? Senin 5D Mk2 dengi cihazın şu an 12.000 USD (sadece gövde)…

RED benim ve benim gibilerin yapmasını hasretle beklediğimiz tek şeyi yapmayıp onun dışında milyarlarca şey yapmayı seçmiş nedense (sitelerinde 2.251.799.813.685.248 adet değişik kamera ürettiklerini iddia ediyorlar). Yapılması gereken sadece tek bir kameraydı oysa: Full frame 2K veya 3K çekebilen 5000 dolar altı, küçük bir kamera! Evet inanması güç ama bu yeni sistemde böyle bir kamera yok.

Ne diyelim? Hayırlı olsun. Ayrıntı burada.

One Night in RED*

*Kırmızı Bir Gece

Sonunda RED’i gördük. Sevgili Ergin Öztürk‘ün inceliği ve Guerilla Films‘in konuk etmesi sayesinde, Alp ve Ufuk‘un katılımıyla yıllar süren bekleyişin sonunda RED’i omzuma alıp bir kaç plan çekebildim. Bir takım sıkıcı testler de yaptık tabi onlara da sonra geleceğim ama şimdilik sadece hissiyattan bahsetmek yeterli.

** Kamera hafif değil. 35 mm’ye göre veya Arri D20’ye göre epey hafif ama sonuçta yine de prosumer video kameralarla kıyaslanmaz. 10 dakika taşıyınca belde bir sızlama yaratıyor 🙂

** Tasarımı ve malzemesi iyi görünüyor. 3 saatlik deneme sırasında bir kere kilitlendi. Her açış yaklaşık 30 sn. sürüyor.

** Test çekimleri biraz sıkıcıydı ama omuza alıp gerçek mekanda çekim yaparken çok zevkli. Özellikle 50 mm 1.4 veya 85 mm ile çekim yapmak bugüne kadar adaptörlerle debelenen biri için çok çok zevkli.

** Görüntü kalitesiyle ilgili testleri henüz ayrıntılı incelemedim ama 4K çözünürlük tabi ki iyi görünüyor.

** İş akışı (workflow) sorunları olduğunu düşünüyorum. Bunları ayrıntılı olarak yazacağım fırsat bulunca.

Bütün olası sorunlara ve çekinceye rağmen RED bence güzel. Bugüne kadar gördüğüm en güzel video kamera diyebilirim (her ne kadar üreticileri ona video kamera demeseler de!)

Devam Edecek!

HMC 151 Deneme Sürüşü

Bir kaç gündür HMC 151 ile oynama şansım oldu. Herhangi bir kamerayı test etmek aslında epey sıkıcı bir iş. Öncelikle haksızlık etmemek için testin iyi tasarlanması, uygulanması ve doğru yorumlanması gerekiyor.

Çok ayrıntılı testlere girişmedim açıkçası (kameranın bütün özelliklerinin tek tek alternatifler halinde test edilmesi gibi). Zaten bir sürü web sitesi onları gayet iyi yapıyor. her ne kadar Alp Korfalı sayesinde DPreview’a taş çıkaracak bir test ortamı yarattıysak da 🙂 sonuçta sadece en temel testleri yaptık diyebiliriz.

Elimizde HMC 151’in sınıfında bir kamera yoktu (Gerçi bu sınıfın hangi sınıf olduğu konusunda da ciddi şüphelerim var onlara da değineceğim). Bu nedenle bir üst sınıf (Sony EX1) ve bir de alt sınıf (Sony HC1E) ile kıyaslama yaptık. Tabi ki bu kıyaslamalar aslında bir noktada yanıltıcı. Zira EX1 üst sınıf bir kamera, HC1 ise HDV temelli, tek CMOS lu ve epey eski bir kamera…

Yine de bir şeyi bir şeyle kıyaslamak adet olduğundan bu yola gittik. Bu kıyaslamalara bakıp çabuk sonuçlara varmamanızı öneririm.

Evet inceleme notlarına geçiyoruz:

Continue reading ‘HMC 151 Deneme Sürüşü’

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube