Archive for the 'teknik' Category

Page 10 of 14

RED’le Devam: Winsa

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsakiz.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsakiz.jpg /]

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsaerkek.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/winsaerkek.jpg /]

Prod. Şir: Mikado Film / Gör. Yön: Alp Korfalı / Compositing & Color Correction: Emre Aypar Makina / Ajans: Drive

RED’le çekmeye devam ediyoruz! Gerçi Alçıder de bu yeni filmler de klasik prodüksiyonlar olmadığı için hala tam bir değerlendirme imkansız. Özellikle Winsa filmleri aslında stop motion oldukları için herhangi bir DSLR ile de çekilebilirlerdi ancak sondaki plan için zaten RED gerektiğinden o yola gitmedik. Stop motion açısından RED’in bence iyi bir özelliği de bütün kareleri tek bir dosya olarak göstermesi. Yani her kare için ayrı R3D dosyasına gerek yok.

Ne yazık ki RED iş akışı hala tam oturmuş değil. Herkes kendine göre bir yol tutuyor. Yıllarca kaçtıktan (ve öğrencilerimle dalga geçtikten) sonra maalesef Adobe Premiere’in kucağına düstüm! Makina’da filmi Premiere CS4’te bir araya getirdikten sonra Emre Aftereffects’de  R3D’leri topladı. Sonra da görüntüleri 16 bit tiff olarak export etti. Gerisi Fusion’da bitirildi (Color Correction ve Compositing kısmı)

RED’le çalışmak konusunda bir takım notlar aktarmak isterim (Yalnız henüz ortada kesin bir iş akışı olmadığı için bazı notlarım iki ay sonra tamamen anlamsız hale gelebilir. Şimdiden uyarmakta yarar var.)

Continue reading ‘RED’le Devam: Winsa’

Yeni HP Monitor

c01411762 HP ve Dreamworks’un ortak geliştirdiği yeni monitöre bugün kısaca bakabildim.

Bildiğimiz klasik LCD monitörler 24 bit derinliğinde çalışıyorlar (yani teorik olarak 16.7 milyon renk ayırt edebiliyorlar).

HP’nin yeni monitörü LP2480zx ise 30 bit çalışıyor ve yine teorik olarak 1 milyar renk tonu gösterebiliyor. Tabi aradaki fark çok büyük. Buna ek olarak monitör LED teknolojisiyle aydınlatıldığı için dinamik aralık, motion blur ve renk tutarlılığı gibi alanlarda çok daha başarılı.

Ayrıntılı bir inceleme yapamasam da gördüğüm kadarıyla sonuç “üzücü şekilde” başarılı. Üzücü diyorum çünkü 24 inçlik monitörün fiyatı 3500 USD (Amerika da 1999 USD’ye düşmüş). Gerçi benzer bir monitör için Sony 25.000 USD istiyor!! Yani HP sudan ucuz sayılır.

“Ben bütün renkleri göreceğim” diyorsanız paraya kıyacaksınız artık! Yalnız sizin görebileceğiniz bu renkleri başka kimse göremeyecek ama olsun : )

Dreamworks ve geliştirme süreci hakkında daha ayrıntılı bilgi için şuraya bakabilirsiniz.

Yeni TS Mercekler

17tsCanon dün özellikle profesyoneller tarafından epeydir beklenen iki yeni merceğini duyurdu.

17 mm TS ve 24 mm TS (Tilt and Shift) mercekler özellikle mimari ve ürün çekimleri için kullanılıyor. Yenilenmesi beklenen 100-400 ve 24-70 aralıklarında ise bir gelişme olmadı.

17 mm TS bugüne kadar yapılmış en geniş açılı TS mercek oldu. Yalnız fiyatı biraz ürkütücü: 2499 USD

Bu merceklerle ilgili daha geniş bilgi için suraya bakabilirsiniz.

Alçıder

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alcider.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alcider.jpg /]

Benjamin Button’dan bahsederken bu çok manalı değil ama ne yapalım burası Türkiye! RED + Motion Control ile tek planda çektik. Bence RED tamamdır.

Yapımcı: Ufuk K. / Gör. Yön: Alp K. / Compositing: Emre A. / Moco: Altan S. (Makina)

Benjamin Button ve Büyük Sahra

desert

Geçen hafta Büyük Sahra’ya gittim… desem ne güzel olurdu ama gitmedim. Yukarıdaki fotoğrafı geçenlerde makro kitap kapağı dokusu ve daha önce çekilmiş buluttan, Photoshop’da 15 dakikada imal ettim. Şu anda çeşitli stok sitelerinde satılıyor ve bir takım insanlar Sahra Çölüne baktıklarını düşünüyorlar.

Yine geçen hafta gördüğüm David Fincher’in “Benjamin Button” filmi “görsel sanatlarda gerçek” meselesini tekrar düşünmemizi gerektiriyor. Filmin ilk bölümündeki bütün Brad Pitt kafaları 3D olarak yapılmış. Bunu okuyup bilmesek anlamamız mümkün değil. Yani böylece gerçek ile gerçek gibi görünen arasındaki ayrım bu filmle artık tamamen yok olmuş oluyor.

İnsanların modellendiği başka filmler de vardı elbette ama bu gerçekçilik açısından bir ilk. Kısa zamanda olmasa bile her şeyin masada bitirileceği filmler çok uzak değil artık.

Fena halde uzun ve sıkıcı olmasına rağmen “teknolojik bir devrim olarak”  filmi görmekte yarar var. Eleştirmen, akademisyen taifesi ve sıradan izleyici için bu dediklerim hiç bir şey ifade etmese de sinema yapmakla ilgilenenler için önemli bir dönüm noktası…

5D MK II: Sezon Finali

Yaklaşık 1.5 aylık kullanımdan sonra 5D MK II hakkında son yoruma geçebilirim:

** Yanınızda fotoğraf makinası taşırken aynı anda video özelliğine sahip olmak gerçekten çok iyi.

Continue reading ‘5D MK II: Sezon Finali’

RED ve EF Mercekler

RED bilindiği gibi Canon EF merceklere uygun mount çıkarmamıştı. Bunun nedenlerinden en önemlisi sanırım EF serisinde elle kontrol edilebilen bir diyafram düzeneği olmamasıydı.

Birger Engineering adında bir şirket bu sorunu çözmüş. Yaptıkları adaptörle EF mercekler RED’e takılmakla kalmıyor (sıkı durun!) IS (Image Stabilization), netlik ve diyafram da uzaktan çalıştırılabiliyor. Yani follow focus için mekanik bir düzeneğe ihtiyaç kalmıyor.

Bu gayet akıllıca girişimi buradan ve şuradan inceleyebilirsiniz. Tabi RED derhal Birger ile bir sözleşme imzalamış. Jannard’a hafif kıllansak da iş bilirliğini takdir etmek zorundayız! Yine de bu özelliğin en baştan kameranın içine neden konmadığı da ayrı bir soru. Tabi Canon’un bu konuda dava açma hakkı da olabilir diye düşünüyorum…

5D Mk II Devam…

İstanbul’da havalar pek sıkıcı olduğundan 5D Mk II ile çok fazla deneme yapamadım ama netteki forumlarda epey takip ediyorum. Herhalde hiç bir DSLR bu kadar sert eleştirilmemiş ve (tabi ki) bu kadar göklere çıkarılmamıştır.

Saldırının en ilginci Jim Jannard’ın kendisinden geldi (tabi bu testin RED’in sahibinden gelmesi düşündürücü 🙂

Eleştiriler bir kaç başlıkta toplanıyor. Aşağıda bunlarla ilgili ufak videolar ve yorumlar bulacaksınız:

İstanbul’da havalar pek sıkıcı olduğundan 5D Mk II ile çok fazla deneme yapamadım ama netteki forumlarda epey takip ediyorum. Herhalde hiç bir DSLR bu kadar sert eleştirilmemiş ve (tabi ki) bu kadar göklere çıkarılmamıştır.

Saldırının en ilginci Jim Jannard’ın kendisinden geldi (tabi bu testin RED’in sahibinden gelmesi düşündürücü 🙂

Eleştiriler bir kaç başlıkta toplanıyor. Aşağıda bunlarla ilgili ufak videolar ve yorumlar bulacaksınız:

Continue reading ‘5D Mk II Devam…’

Sonunda 5D Mk II!

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.jpg /]

Sonunda aylardır (hatta yıllardır) beklediğim DSLR elime geçti. İlk DSLR’im 20D’yi alırken bile aslında aklım hep 1 serisindeydi çünkü “full frame” (tam çerçeve) alıştığım bir formattı. Ne yazık ki o zaman 1 serisi 8000 dolardı (ki hala da öyle) ve benim için satın alınması söz konusu bile değildi.

5D Mk II uzun yıllar sonunda çıkan en makul fiyatlı (görece tabi) ve buna karşılık en çok özelliği sunan DSLR gibi duruyordu. Çıkar çıkmaz gözüme kestirmeme karşılık ele geçirebilmek ancak bugüne kısmet oldu.

Evet alet bugün öğlen elime geçti ve o saatten sonra Alp Korfalı ile epey bir oynadık. Tabi derinlemesine bir yorum yapmak şu an mümkün değil ancak kısa kısa notlar ve bir kaç örnekle şimdilik yetineceğim. Yukarıdaki video da (eğer yanlış değilsem) Türkiye’nin ilk 5D Mk II videosu!! Tabi takdir edersiniz ki son derece saçma bir video ama ilk olmanın da bedeli var 🙂

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/alpilker_f8_hq_001.jpg /]

Sonunda aylardır (hatta yıllardır) beklediğim DSLR elime geçti. İlk DSLR’im 20D’yi alırken bile aslında aklım hep 1 serisindeydi çünkü “full frame” (tam çerçeve) alıştığım bir formattı. Ne yazık ki o zaman 1 serisi 8000 dolardı (ki hala da öyle) ve benim için satın alınması söz konusu bile değildi.

5D Mk II uzun yıllar sonunda çıkan en makul fiyatlı (görece tabi) ve buna karşılık en çok özelliği sunan DSLR gibi duruyordu. Çıkar çıkmaz gözüme kestirmeme karşılık ele geçirebilmek ancak bugüne kısmet oldu.

Evet alet bugün öğlen elime geçti ve o saatten sonra Alp Korfalı ile epey bir oynadık. Tabi derinlemesine bir yorum yapmak şu an mümkün değil ancak kısa kısa notlar ve bir kaç örnekle şimdilik yetineceğim. Yukarıdaki video da (eğer yanlış değilsem) Türkiye’nin ilk 5D Mk II videosu!! Tabi takdir edersiniz ki son derece saçma bir video ama ilk olmanın da bedeli var 🙂

Continue reading ‘Sonunda 5D Mk II!’

HPX 171

171

Araya iş güç, bayram vs. girince bu yazı gecikti. Oysa kamerayı alalı epey olmuştu. Özellikle RED ile çekim yaptığımız akşam HPX 171 de oradaydı.

Panasonic’in orta sınıftaki en gelişmiş kamerası HPX 171 doğal olarak bir önceki model HVX200’ün yenilenmiş hali. Fakat bu defa DV kayıt ünitesi çıkarılmış. Bu da epey iri bir kamera olan HVX200’ün bir miktar zayıflamasını sağlamış. Zaten bu devirde artık kimsenin DV kayıt yapmaya ihtiyacı olmaz sanırım. Böylece geçen sene çıkan kitabımda bahsettiğim dönüşüm tamamen gerçekleşmiş oluyor: Kasete elveda diyoruz!

Garip şekilde HPX 171 aslında bir önce incelediğim HMC 151 ile neredeyse tamamen aynı. Tabi bu modelde daha fazla özellik var ama fiziksel olarak neredeyse aynılar. Hatta kullandıkları mercek ve algılayıcı da aynı. Bu durumu açıkçası üretici firmalar adına biraz vahim buluyorum. Aynı aleti çok az donanım farkıyla ve sadece yazılım özelliklerini arttırarak farklı fiyata satmak bence doğru bir yöntem değil.

Tabi HPX 171’in en önemli üstünlüğü DVCPro HD kullanması. Her ne kadar eski bir codec olsa da sonuç olarak 100 Mbit/s kullanması, 4:2:2 örneklemeyle çalışması, her kareyi sadece kendi içinde (intraframe) sıkıştırması ve kurgu programlarıyla mükemmel uyumluluğu bu codec i diğerlerine göre çok üstün kılıyor. P2 kart kullanımı fiyatı nedeniyle pek onayladığım bir durum değil ama DVCPro HD’nin yüksek veri transfer ihtiyacı bunu gerektiriyor.

Continue reading ‘HPX 171’

Hitler ve Nikon

[flashvideo file=”https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/hitler_rants_about_d3x.flv” image=https://www.ilkercanikligil.com/wp-content/uploads/hitler.jpg /]

Youtube sürekli açılıp kapandığı için kendim host saglamak durumunda kaldım ama yukarıdaki video olağanüstü komik! Nikon’un yeni kamerası D3X’in aşırı yüksek fiyatıyla ilgili bu “taşlama”  fotoğraf sitelerinde son günlerin en popüler videolarından biri.

Nikon D3X

Henuz resmi olmasa da Nikon D3X beklendiği şekilde çıktı. 24 MP lik bir D3 olan bu yeni model büyük olasılıkla Sony A900’deki algılayıcıyı kullanıyor. Böylece megapixel yarışında Nikon ve Sony şimdilik Canon’u geçmiş oluyorlar.  Yeni Nikon video seçeneği sunmuyor ama sasirtici olarak 16 bit renk desteği veriyor. Bu da D3X in ürettiği her kare yaklaşık 130 MB olacak demektir…

Ayrıntı burada.

PS: 16 bit renk desteği değil 14 bit renk derinliğinde 16 bit işleme seçeneği sunuyormuş. Ne demekse!!

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube