Deniz Kenarında (Temellere Dönüş)

Deniz Kenarında from Yerçekimi on Vimeo.

Yerçekimi için yukarıdaki videoyu çektik. Yıllardır klip çekmiyordum. Bunun nedenleri çeşitli ama genel olarak klip mantığından çok sıkılmış olmam ve aşırı düşük bütçeler sayılabilir.

Deniz Kenarında videosunu çok kısa sürede ve tek kişilik ekiple (!) çektik.  Grup elemanları bana yardımcı oldular o kadar.

Fikir temelde “anti klip” bir şey yapmaktı: Sıfır bütçe, az kesme, tek yakın plan, sabit kamera, tek mercek (EF 85 1.2L II), sadece kameraya bakan ve müzik yapan insanlar… Ne yaptıklarını görmüyoruz bile. Grup üyeleri değil ışık hareket ettikçe üç görüntünün birleşmesi daha tesadüfi ve organik oldu.

Böylece bir klipte olması beklenen hiç bir şeyi yapmadık 🙂 Bu video aslında tekrar temellere dönüşümün de bir sonucu: Film okulunda okurken esas ilgi alanım sektörel çalışmalar değil gerilla sayabileceğimiz yapım şekillerine kafa yormaktı çünkü sektör denen şey ne yazık ki insanları zehirliyor.

Sektör aslinda sizi belli şeyleri belli şekillerde yapmaya zorlayan bir ilişkiler zinciri. Biraz farklı bir şey yapmak isterseniz çok ciddi duvarlara çarpabilirsiniz. Türk müzik video dünyasında, reklamda, dizide, sinemada, fotoğrafta yaşanan bu: Belli formüllerle iş yapılırsa başarının garanti olduğu inancı ve bunun sonucu olarak birbirini tekrarlayan dünya kadar ruhsuz iş… Bu şekilde başarı kazanılmaz diyemem. Elbette başarı kazananlar oluyor (tabi başarıyı nasıl tanımladığınıza da bağlı bu) ama aslinda herhangi bir gelişme de olmuyor. Sürekli aynı sakız çiğnenip duruyor. Bir şey denemiyor kimse. Bir şeyler denemek için serbest olmak gerek.  5D MK II gibi kameralar çıktığında insanlar daha fazla deneyebilecek diye sevinmiştik ancak ne yazık ki 5D ve turevleri de sektorun zararlı oyuncakları oldu. Bu harika kameralar sadece ve sadece daha büyük kameralarla (Arri, RED vs) yapılan şeylerin ucuz taklitlerini üretmek ve zaten düşük olan bütçelerin daha da düşürülmesi için kullanıldı.

Ne yazık ki ülkemizdeki müzik grupları veya yaratıcı ekipler de denemeye pek açık değil. O yüzden birbirinden ayırt edilemeyecek tonlarca klip, reklam ve film var ortalıkta.

Tabi şunu unutmamalı: Bir şey denemenin sonucu her zaman başarı olmayacaktır (yani bakın biz harika yaptık demiyorum) Başarısız da olabilirsiniz ama zaten bir şey “denemek” adı üstünde başarısız olmayı göze alabilmeyi gerektirir. Zaten o riski almıyorsanız garantici oynuyorsunuz oyunu.

Bu yüzden Yerçekimi’ne de teşekkürler! Hem müthiş müzikleri, hem cesaretleri için: Sanırım başka kimse böyle bir klip yapmazdı!

9 Responses to “Deniz Kenarında (Temellere Dönüş)”


  • Alper Kocatepe dedi ki:

    Bu yazıdan sizin de garantici olduğunuzu mu çıkarmalıyız, yoksa cesur bir iş yaptığınızı mı? Son cümlenizden “garantici” sonucuna daha yakın olduğunuzu veya olmak istediğinizi çıkarabiliriz.

    Türkiye’de bağımsız sinemanın tek üretim alanı olan kısa film için tek yükselme yolu para, sektör olarak gösteriliyor. Reklam, müzik klipleri, kamu spotları kısa filmle aynı kefeye konuyor, kısa filmciler sektöre, bağımlılığa yönlendiriliyor. Sinema ve TV’nin birbiriyle eş tutlmasının sonucu oluşan bu durum bağımsız sinemanın sektöre bağlı kalmasının en büyük sebebi.

    Yıllardır sektörün içinde olan eski bir kısa filmcinin sıra dışı bir müzik klibiyle kendini cesur ve eskiye dönmüş gibi hissetmesi, sektörün insanları nasıl zehirlediğinin bariz bir göstergesi. Keşke bu yazıyı yeniden bir kısa film çektikten sonra yazsaydınız.

  • ilkerc dedi ki:

    Alper Kocatepe size nacizane tavsiyelerim var:

    Oncelikle okuma yazmayi daha iyi ogrenmeye calisin. Insanlara saygili olmayi daha iyi ogrenmeye calisin. Bilip bilmediginiz konular hakkinda ahkam kesmemeye calisin. Baskalarinin ahkam kestigini dusunuyorsaniz onlarin bloglarina gelip onlara ders vermek zorunda degilsiniz. Hayatinizi yasayin cunku hayat cok uzun degil. Baskalarinin cesur olmadiklarini aslinda sadece cesur taklidi yaptiklarina inaniyorsaniz cesur olmayi bize cesur olarak ogretin biz de utanalim.

  • ferhatk dedi ki:

    Sektör hakkında söyledikleriniz ders niteliği taşıyor. Klip konusuna gelince, Türk müzik video piyasası hakkında söylediklerinizi Justin Timberlake – TKO klibini örnek vererek desteklemek istiyorum. Türkiyede hiç bir müzisyene ”klibinde senin kafana tavayla vurup seni bayıltıcaz, ardından seni arabanın arkasında klip bitene kadar sürükleyeceğiz” diyemezsiniz. Koskoca bilmem kim, nasıl olur da arabanın arkasında sürüklenir? Değil mi? Bu Klipte hissettiğiniz rahatlığı çok iyi anlıyorum hocam. Emeğinize sağlık.

  • oğuz yenen dedi ki:

    Selam, İlker seni uzun zamandır izliyorum izlemeye çalışıyorum…
    seni çok çok kutlamak istiyorum…
    kolay gelsin
    oğuz

  • ilkerc dedi ki:

    🙂 sagol oguz ugrasiyoruz iste. sagol. bazen insan uzuluyor cunku tum olan bitenlere.

  • osman siewertsen dedi ki:

    Dogru tespitler kesinlikle…hem akademi hem piyasa gecmisi olan birisi icin bu yorumlari yapmanda hicbir beis yok,net tanimlari bunlar piyasanin,uzerine tartisilacak cok fazla bir sey yok,hele bunlari yazan kendine somut ornekleri olan alternatif bir yolda cizmisse,saygi duymak dusuyor bize…bazen piyasanin icinde olmamayi secmekte bir ayricalik kesinlikle…bir filmci icin entellektuelitesi ve prestiji yuksek bir konum,kim ne derse desin,hesabini sadece kendine verecegin bir yol seninki,degisik bir yere varacak bence : ) kolay gele…

  • ilkerc dedi ki:

    Bir gun bir reklam filmi cekerken evden cikan bir adam sahnesi vardi. Cekimden bir gun once yonetmen yardimcisi bir takim videolar yollamaya basladi bana. Evden cikan adam goruntuleri vardi bu videolarin icinde. Allah allah delirdi herhalde bu cocuk diye telefon ettim “Ne yapiyorsun?” diye.

    “Referans videolari yolluyorum baska yonetmenlerle oyle calisiyoruz” dedi.

    Ona da dedigim gibi: Evden cikan bir adami referans bakmadan cekemeyeceksen niye yonetmen olmaya kalktin?

    iste sektor boyle calisiyor : )

  • osman siewertsen dedi ki:

    paris’ten bir prodüksiyon firmasının portfolyosu;
    http://carnibird.tv/ biliyorsundur mutlaka…çok değişik bakışlar,hepsi global ölçekte işler,herşeyden önce çok cesur kararlar var bu işlerde,belki adam aynı teknik seviyede bura ile,ama tüm projelerde ”cesur” lar…o cesarette onları global bir düzeye taşımış…globallik o kadar da kötü bir şey değil,filmini herkese sunabiliyorsan,iyi bir storyteller’sin bence…bir leica filmi var akıllara ziyan : )

  • Volkan Atabey dedi ki:

    Güzel yazı olmuş tebrikler

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube