Alfonso Cuaron’un yeni filmi Gravity (Yerçekimi) teknolojik olarak sinema tarihinde yepyeni bir sayfa açıyor. 17 Dakikalık kesintisiz açılış planıyla (daha önce benzer şeyleri Children Of Men’de de yapmıştı Cuaron ama bu defa yaptigi cok daha zor) hem muthis bir gövde gösterisi yapıyor hem de anlattığı hikayeyi en etkileyici şekilde anlatmak için teknolojik olarak daha önce hiç yapılmamış şeyler yapıyor.
Film boyunca bir açık yakalamak için epey çabaladım. Ne yazık ki bulamadim : ) Hatta nasil yapildigini bile anlayamadim.
Neyse ki heyecan icinde eve gelip http://www.fxguide.com/
Bu yontem cok iyi sonuclar verse de tabi cekimi epey zorlastirmis zira oyuncularin cok iyi zamanlamalarla dogru hareketleri yapmalari gerekiyor. Ornegin 2. dakikanin 15. saniyesinde belirli bir sey yapmalari gerekiyorsa onu o anda yapmalari gerek! Ne bir saniye sonra ne bir saniye once! Tabi bu bildigimiz yesil ekran tekniginden farkli. Oyuncularin kare kare rotoscope ile zeminden ayrılması gerekmis.
Oyuncuların yercekimsiz ortamdaymis gibi olmasını ise bu film icin gelistirilen 7 akslı motion control sistemi saglamis (yani oyuncular havada suzuluyor gibi gordugunuz her an aslinda o hareketi kamera veriyor. Tabi tum ayrıntılara vakif olmak zor zira post production ekibine göre kendilerine katılan herhangi bir calisanin bile ne yapildigini tam olarak anlamasi 2 hafta suruyormus : ) zaten 100 milyon dolarlik bir butce ve 4 yillik bir yapim surecinden bahsediyoruz. Sonuc gercekten mukemmel. Bugune kadar cekilmis en gercekci uzay filmi ile karsi karsiyayiz. Oyle ki Kubrick’in 2001’i bunun yaninda epey demode kaliyor (icerik olarak degil elbette). Teknik olarak kusursuz ve yepyeni bir seyle karsi karsiyayiz.
Buna karsilik filmin tek elestirilebilecek noktasi herhalde icerigi. Cok derin bir film degil Yercekimi ancak o kadar iyi bir iscilik ve yonetmenlik var ki hayran kalmamak zor. Boylece aslinda sinema tarihinde yeni bir donem de baslamis oluyor: On yil icinde artik oyuncularin sadece performans vermek icin kullanildiklari tamamen 3D (3D derken stereoscopic demek istemiyorum) filmler izliyor olacagiz. Butun bu durum icinde Turk sineması ne olur bilmek zor. Filmcilerimizin hala Adana Antalya odakli yasamlari surer mi? Korkarim evet!
Betona yatırım yapan bir ülke oldukça, böyle şeylerden hep uzakta olacağız, gezicilerden çok umutluydum birşeyleri değiştirirler diye ama onlarda hayalkırıklığı yarattı bende…
Velhasılı kelam, amira mı alexa mı diye tartışmaya devam edelim…
Guzel post olmus 🙂
Acaba filmde cok dialog var miydi?
Bunları okuduktan sonra, sadece yüzleri gerçek, ışık led ekrandan geliyor fln, kafası kaçıyor filmin 🙂