Bu Perşembe (15 Ağustos)Â Galeri ArtOn‘da açılacak Crossroads III başlığı altındaki karma sergide İki adet fotoğrafım 10 Eylül’e kadar görülebilir. Â Yukarıda küçük bir örneğini gördüğünüz işi tabi gerçek boyutlarda (120*205) izlemek daha heyecanlı oluyor : )
Tabi bunlara fotoğraf demek tam olarak doğru değil zira ikisi de “yapılmış” fotoğraflar. Epey uzun saatler sonucunda ortaya çıkan yukarıdaki kare 15000*9000 pikselden olusuyor : )
16 bitlik bir is akisinda Photoshop’ta bu dosyalari cevirmek çok kolay degil tabi ama SSD disk ve iyi ekran kartlariyla artik eskisi kadar zor da degil.
Isin teknik tarafiyla estetik tarafini ayirmak zor: Bir fotograf gören insanın “Bu Kim? Burasi neresi?” gibi sorular sorması normaldir ama benim canımı sıkıyor. Bir fotoğrafa baktığımızda gerçekten dünyayı mı görüyoruz?
Asla!
Bir fotoğrafa (veya daha genel anlamda bir teknik görüntüye) bakarken o fotoğrafı “yapan” kişinin zihnine açılan bir pencereyi görüyoruz. Bu kadar büyük bir şansı sadece dünyayı izlemek, gözetlemek, dikizlemek için kullanmak bana ziyanlık gelir daima.
Peki yukarıdaki işe bakınca ne anlamak ne hissetmek gerekli? Neyi gösteriyor bu fotoğraf?
Kargaşa!
İlk hissettiğim bu hocam.
webden bakarak olmaz : ) canlisini gormelisin.
Cok hos..bir de orjinal boyutta görmek lazım, o zaman daha başka algılarda oluşur mutlaka, dalgaların dokusunu ve orjinal rengini merak ettim en çok..
Kamera ile birşeyler çekerken, entellektuel reflex diyorum ben buna, çeken bu yeteneğe sahipse, ortaya sanat çıkıyor, resim yapma kabiliyetine eşdeğer bir kabiliyet bu bence..
Ama ne hissettin sorusu bence bir eser’in anlatımına sınır getiriyor bence..herkes birçok şey algılayabilir ve bence ne kadar çok algı varsa o kadar büyür o eser…bu fotoğrafta bu algılara izin veriyor, benim içgüdülerime dokundu mesela; ten rengi ile mavini kontrastını sevdim en çok…
Tebrikler : )