İyi Film?İyi Film?

Film alanında iyi bir şey yapmak çok zor. Hele de reklam gibi bir alandaysanız müşterinin ve/veya ajansın vizyonu devreye giriyor. Sinemada da aynı şey seyirci için söylenebilir. Hedef kitlenize uymak durumundasınız.

Yukarıdaki film Lucas Guadagnino tarafından bir otel grubu için yapılmış ama sıradan otel filmlerine hiç benzemiyor.

Türkiye’de buna benzer bir şey yapılabilir mi?

Sanmıyorum 🙂 çünkü ne yazık ki bu topraklarda çoğu insan bir şeyleri ekranda göstererek satabileceğini düşünüyor. Ne büyük bir yanılgı!

15 Responses to “İyi Film?İyi Film?


  • Gerçekten çok güzel bir film. Hitchcock göndermeleri çok iyi! 🙂 Kadın Kim Novak’ın aynısı.

  • Ve Kuşlar filmi..

  • Sinan Ertuğ dedi ki:

    İlker bey “çünkü ne yazık ki bu topraklarda çoğu insan bir şeyleri ekranda göstererek satabileceğini düşünüyor. Ne büyük bir yanılgı!” bu cümlenizi açıklayabilir misiniz, tam olarak anlayamadım. Neden satamıyor?

  • ilkerc dedi ki:

    Bu konuda uzun bir yazi yazmak isterdim ama kisaca soyle:

    Insanlar bir otele giderken veya bir urunu alirken onu ekranda gordukleri icin almiyorlar. Bir markaya, bir imaja, bir yasam sekline, kafalarinda yaratilmis bir imgeye… Bir duyguya gidiyorlar.

    Bu imge ve duygu sadece oteli gostererek veya hamburgerin yakin cekimini lezzetli yaparak yaratilmaz.

    Bir imaj yaratmak icin bundan cok daha fazlasini yapmalisiniz.

    Vuitton reklamlarinda hic canta gosterilmemesi gibi. Bir seyi ne kadar cok gosterirseniz o kadar biktirirsiniz.

    Sattiginiz sey urun degil reklam filminde… bir dusunceyi satiyorsunuz.

  • aytuğ dedi ki:

    bi de focus gruplar var tabii.

  • osman siewertsen dedi ki:

    audi quatro’nun outdoor kampanyasında,buzullar ve buza tırmanan nazik bir sümüklüböcek var sadece…tek bir kare ve onlarca altbaşlık…

    yalnız şunuda görüyorum,türkiye’nin en çok tanıtım filmi çekmiş adamlarından biri olarak çok rahat söylüyorum,müşterilerde farklı bir arayışta var aslında,en son bir kamu kuruluşuna yaptığımız bir işte,biz artık binalarımızı,çalışanlarımızı görmekten çok sıkıldığımız yönünde bir dönüş almıştık…ama maalesef bu sefer yapımcı risk almak istemedi ve gene klasik bir filme ”prime” lensler katarak farklılık getirmeyi tercih etti : ) yerel ve global algılar olarak kendimce ayırdığım bir düşünceye sahibim…

    yerel algıda;örfler,adetler baskın…ama global algıda ise;türkiye’nin neresine giderseniz gidin;insanlar,yüksek teknolojiyi kullanıyor,bu yüksek teknolojide aslında farkında olmadan global algıyıda,oradaki insana enjekte ediyor bir biçimde,bunlarla tanışıyor ve içsel olarak kabul ediyor…

    Aklınıza gelirmiydi,cumhurbaşkanlığının twitter hesabı olacağı…işte tüm bunlar birer etken….

    dünya’da tek değişmeyen şey değişim aslında…paris metrosunda da gençler beat kulaklıklarıyla hava atıyor,şişli durağındada aynı trendi yakalamak mümkün…

    değişeceğiz,değişmek zorundayız….

  • yusuf arık dedi ki:

    Aslında bi şekilde kabul etmeliyiz,ortalamaya vurduğumuzda halen olması gerektiği kadar iyi,yetenekli ve yeterince yaratıcı değiliz,bu topraklarda ki insanlar olarak. Fakat dövünmekte ve oturduğumuz yerden eleştirmekte üstümüze yok. Bir de şunu düşünüyorum yeri geldiğinde amerikan popüler sinemasına giydirmeyi de çok seviyoruz ama onların yarısı kadar bile iş disiplinine ve profesyonelliğe sahip olamıyoruz.Sorunun kaynağı belkide tembel olmamızla sürekli birçok şeyi erteliyor olmamızla alakalıdır,aynı zamanda denemekten de korkuyoruz.Bence böyle bir fikrin türkiye de ki herhangi bir butik otele sunulduğunda kabul edilmeme ihtimali çok düşük,zaten seyrederken bir çoğumuz benimde aklıma gelmişti demiştir,ama iş uygulamaya onun üzerine kafa yormaya gelince tembelleşerek ; “oteli gostererek veya hamburgerin yakin cekimini lezzetli yaparak”gösterme-anlatma yolunu seçmeyi seviyoruz malesef

  • evren avid dedi ki:

    yönetmenin farklı bi konu bulması, daha doğrusu öylesine bi anda “sevgilim benim peşimden gelir miydi” diye hayal kurarken, tabi ya reklamda da kullansam ya diyerek işe başladığı belli oluyor….

    ama benim kafama başka bişey takıldı…..bu klibi dvd’ye bassalar, otelin tanıtımı diye bi dergiye ekleseler….insanlar ne kadar heveslenecek, aman bi kısa film diyecekler, bence izlemeye başlamak bile zor gelecek….

    şu filmin fon müziği abartılmamış, durgun halini 3 dakikaya sığdırsalarda, samimi duyguları olan reklam klibimiz diğerlerinede örnek olsa….

    not: gerçekten kısa filme ve hd görüntüye alerjim var, 87 model olsamda betacam kafalıyım….

  • ammet dedi ki:

    ilk beş saniyede kapattım, yazını da okumadım. çok basit yazıyorsun ilker, yazma daha iyi. yorum yazan arkadaş senden kat kat bilgili. bırakın bu herşeyi biliyoruz ayaklarını. bir insan bir ya da bilemedin 2 dalda kendisini yetiştirir.

  • ilkerc dedi ki:

    troll: One who purposely and deliberately (that purpose usually being self-amusement) starts an argument in a manner which attacks others on a forum without in any way listening to the arguments proposed by his or her peers. He will spark of such an argument via the use of ad hominem attacks (i.e. ‘you’re nothing but a fanboy’ is a popular phrase) with no substance or relevence to back them up as well as straw man arguments, which he uses to simply avoid addressing the essence of the issue.

    PS: Simdi bu troll arkadas ingilizce de bilmez. cevireyim de rahatlasin:

    Troll: Genellikle bilerek ve isteyerek herhangi bir forumda baskalarinin fikirlerini dinlemeden saldirarak tartisma yaratan kisiye denir. Genellikle ad hominem (kisilige yonelik) saldirilar yapar (ornegin: birakin bu her seyi biliyorum ayaklarini) bu saldirilarin genelde konunun ozuyle veya baglamiyla veya troll un iddiasıyla (ki genelde iler tutar bir iddiasi da yoktur) ilgisi yoktur tam tersine bunu gizlemeye calisir.

  • yasir dogan dedi ki:

    böyle terbiyesizler her yerde mevcut. troll demek az bile kalır ama boş verelim. Ben şahsen bu siteden çok fazla şey öğrendim. Bu site türkiye’de bulunamaz bir kaynak niteliğinde bence. İlker Hocaya teşekkür ederim böyle bir site ile bilgilerini paylaştığı için.

  • fırat göçmen dedi ki:

    “yazını da okumadım. çok basit yazıyorsun” ilginçmiş 🙂

  • ümit dedi ki:

    ufuk açıcı insanlardan biri olarak görüyorum, takipteyim.

  • Cenk Oğurtanı dedi ki:

    Çok iyi bir örnek üzerinden, çok yararlı bir tartışma… Teşekkürler…

  • Burhan Göçer dedi ki:

    Türkiye’de böyle bir şey yapılsaydı(ki…) eminim kadının göğüsleri büyük ve dekolteli olurdu.

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube