Yearly Archive for 2012

2013 Tahminleri

Gelenek oldugu üzere 2013 tahminlerini yapalım. Geçen yıl şunları tahmin etmiş ve bazılarında yanılmıştım.

* 4K Geliyor. Aslında bu bir tahmin değil zaten bilinen bir gerçek. Fakat açıkçası beklediğimden hızlı davranıyorlar. Bence hiç ihtiyaç olmamasına rağmen yakında 4K televizyonların ilk örnekleri para harcamayı seven bazı insanların evlerinde yerini alacak. Şu anda 4K içerik çok az hatta yok fakat Playstation 4 çıkarsa ve beklendiği gibi 4K olursa bu iş hızlanacaktır. Her halukarda daha HD’ye bile tam olarak geçilemediği için 4K 2013’te standart haline falan gelemez ama gidiş belli: Gelecek yıl daha fazla 4K kamera göreceğiz. Bunların içinde ucuz bir HDSLR (1000 dolar altı) olur mu emin değilim ama imkansız diyemiyorum. Tabi 4K video fotoğrafçıları da etkiliyor: 4K video kareleri 12 MPlik birer fotoğraf da oldukları için artık elinizde tuttuğunuz video kamera mı fotoğraf makinesi mi belirsizlik iyice artıyor : )

* 2013’te ilk RAW video çeken HDSLR’ı görmeyi hasretle bekliyorum ama 2014 veya 2015’e bile kalabilir. C500 gibi kameralar bile henüz bunu yapmazken bir HDSLR’a bu özelliği koymaları zor.  Yapamayacakları için değil ama yapmak istemedikleri için diyelim : ) Gerçi o hızda veriyi kaydedecek CF kart olmaması ciddi bir engel elbette. Belki sulandırılmış bir RAW türevi olabilir. * Smart Phone fotoğrafçılığı delirtici bir düzeye ulaştı. Geçen yıl pocket kamera satışları düşer demiştim ve beklendiği gibi oldu. Fakat Samsung gibi üreticilerden Android temelli, wifi ve 3g seçeneği olan “akıllı cep kameraları” görmeye başladık. Bu son bir direniş gibi görünse de aslında giderek güçlenecek bir akımın başı da sayılabilir: Önümüzdeki yıl ve ötesinde daha fazla “akıllı kamera” göreceğiz. 2013’te artık Wifi veya 3g’ye sahip olmayan bir kamera göre olasılığımız azalacak.

* Bu akıllı kameralar aslında daha üst seviye 5D, 1D gibi sınıfları da etkileyebilir. Uzun vadede herhangi bir DSLR’in da Iphone kadar fotoğraf işleme ve paylaşma gücüne sahip olması beklenebilir. Aslında yavaş yavaş DSLR ların da birer smart phone veya mini tablete dönüşmesini bekliyorum. Üst sınıfta bu hareket daha yavaş olacaktır. Video kameralarda da aynı eğilim görülecek ama fotoğraftaki kadar değil tabi. Belki artık “kamera” kavramının değişmesi gerekiyor. Yıllardır kimse kamera alanında Apple’in telefona yaptığını yapamadı. Hasretle birisinin bunu yapmasını bekliyorum! * Megapiksel savaşları bitti gibi görünüyor. Her ne kadar Nikon 36 MP ile şu an tavan yapsa da esas sorunun megapiksel olmadığını herkes biliyor. Ne yazık ki dinamik aralık konusunda ciddi bir gelişme olmadı yıllardır. 2013’te de bu konuda devrimci bir girişim olmasını beklemiyorum açıkçası.

* Production cephesine gelirsek: RED ve Alexa arasındaki savaşta Türkiye’de Alexa kesin galip görünmekle birlikte bu durum altı ay gibi kısa bir süre içinde değişebilir. Alexa’nın RED’e göre “out of the box” daha iyi görüntü vermesi daha iyi bir kamera olduğunu göstermese de herkes buna inanınca yapacak pek bir şey kalmıyor. Yine de dijital kamera alanında büyük yatırım yapmanın inanılmaz riskli olduğunu düşünüyorum. Bugün Alexa da Alexa diyenler yarın aniden başka bir şeyi konuşuyor olabilirler ama buna ragmen aslnda çok büyük bir hareket beklemiyorum çünkü taşlar yerine oturdu sayılır. Olsa olsa minör güncellemeler olabilir. Sony’nin yeni kameralarının performansı belki süreci hızlandırabilir. Canon’un C serisi umut veriyor ama henüz Alexa ile RED’i sarsabilecek güçte değil. Canon’un bu işte ne kadar israrcı olacağını merakla bekliyorum. Ne yazık ki Almanlar ve Amerikalılar kadar hızlı hareket edemiyorlar.

Gördüğünüz gibi fotoğraf ve video iç içe geçmiş durumda ve tahminler biraz belirsiz çünkü tarihin ilginç bir dönemindeyiz ve video / fotoğraf alanları birleşmeye devam ediyor. Bu birleşme hiç bir zaman birinin öbürünü yok etmesi kadar radikal olmasa da ayrım önümüzdeki yıllarda daha da belirsizleşecek.

Herkese iyi seneler!

21 Aralik ve Bunun Gibi Şeyler21 Aralik ve Bunun Gibi Şeyler

Bu blogda bir sure sadece kameralarla ilgili yazmistim ama artik yeniden sıradan seyler de yazmanın zamanıdır.

Eglenceli bir konu olan 21 Aralık ile baslayayim. Bunu yazdigim icin bir suru insan icten ice bana kizacak ama bu tur sacmaliklara inanmayi gülünç buluyorum.

Nedeni de cok basit: Aslinda gercekten 21 Aralik’ta her şey bitebilir!

Bütün çocuklara okullarda ilk öğretilmesi gereken “safsatalar” (logical fallacies) ne yazık ki pek önemsenmedigi için bu ilkeyi açıklamak gerekiyor. Carl Sagan’ın Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı adlı kitabında dediği gibi:

“Örneğin “ben evimde bir ejderha besliyorum” desem. Sanırım siz bunu gelip görmek isterdiniz. Ben de size “O görünmez bir ejderhadır” diyebilirdim. O zaman siz de yere boya döküp ejderhanın ayak izlerini ortaya çıkarmayı önerebilirdiniz. Bu durumda da ben “Benim ejderham yere basmaz” diyebilirdim.” Isı sensörleriyle üflediği alevi algılayalım” deseniz “Onun alevi sıcak değildir” diyebilirdim.

Kisaca getireceğiniz her türlü kanıta karşı bir bahane üretebilirdim. Sonuçta kitlenir kalırdık fakat bu ejderhanın yokluğunu kanıtlayamamanız onun varlığını kanıtlamazdı.

21 Aralık hikayesi de böyle. Nedeni belirsiz şekilde dünyanın sona ereceği düşüncesi mevcut.

Özetle bu gerçek bile olsa inanmamak zorundayız.

Mucize Lezzetler

 Konuk Yazar: Alp Korfalı: Uzun zamandır paylaşmak istediğim bir projeden bahsetmek istiyorum . Mucize lezzetler, Arçelik sponsorluğunda Refika Birgül tarafından yazılan ve yine kendisinin sunduğu bir yemek programı.Prodüksiyonu Sinefekt-Makina , Görüntü yönetmenliğini Cağlar Kanber yapıyor.Bu programın burda ne işi var derseniz , öncelikle Tv’da baştan sona Canon 5d ile çekilen ilk programlardan biri .

Doğal mekanda calıştığımız ve küçük bir setimiz olduğu için pratikliği ve boyutlarından ötürü Canon dslr ile işe başlamaya karar vermiştik.  Şu an ikinci sezonu çekiyoruz , dönüp baktığımda sanırım başka hiçbir kamera ile bu görsel tadı bu kadar düşük maliyete elde edemezdik.  Program her ne kadar rejili ilerlese de spontane gelişen mizansenlere cok açık, dolayısıyla kameralar sürekli kayıtta ve anlık değişikliklere hızlı cevap verebilecek şekilde kuruluyor. Bu noktada Canon’un hafif olması uzun saatler omuzda ve hatta elde kullanılmasına olanak sağlıyor. 3 adet 5d mk3 ile çekiyoruz.  Ana kamera ve 2 adet kadrajlarını kendi aralarında paylaşan yakın kameralar .  Yeni nesil Canonlar klip isimlendirmeye olanak vermesi , kesintisiz kayıt yapmaları , 50 kare çekebilmeleri ve görüntü sıkıştırmadaki ilerlemelerinden ötürü bu sezon bizim için iyi bir upgrade oldu diyebilirim.

Programın başındaki jenerik ise yüksek kareler icin Epic ile çekildi , tabi yan yana kıyaslama şansımız olduğu icin  Epic,  dinamik aralığının Generico in farmacia genişliği ve renklere verdiği tepki ile çok daha zengin resimler elde edebilmemizi sağladı ama ihtiyaçlar ve sonuçlar gözönüne alındığında bu proje için 5d nin kazanan olduğunu söylebilirim.

Bu blogunda aslinda vermek istediği mesajlardan biri olan en iyi kamera diye birşey yoktur doğru proje icin doğru kamera vardır tezini desteklediğinden ötürü sizlerle paylaşmak istedim.

linklerde iki bolum var izlemek isteyenler icin.

http://www.mucizelezzetler.com/tv-programlari/2-sezon-5-hafta

http://www.mucizelezzetler.com/tv-programlari/2-sezon-7-hafta

BlackmagicBlackmagic

Doğrusu kameralardan sıkıldım. Eskisi kadar yeni yazı yazmama nedenim de bu herhalde.

Dün Togan sayesinde Blackmagic’in kamerasıyla yarım saatlik bir oynama fırsatım oldu. Bu kamerayla ilgili çok heyecanlanan bir sürü insan olduğunu biliyorum. Ne yazık ki onları memnun edemeyeceğim.

Ciddi bir test yapmadım. Hatta kamerayı bile 3-4 dakika kullandım. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Hoş bir çaba, belki gelecek sefere olur.

Kameranın en büyük kusuru ekranı. Güneşli bir günde gölgede bile hiç bir şey göremiyorsunuz. Ya vizör takmak gerekli ya da kendinizi battaniyenin altına falan koymak zorundasınız.

EF lensler bu kameraya takıldıklarında 2.3 ile çarpılıyorlar. Bu da örneğin bizim denediğimiz 16-35 merceği 37-80 haline getiriyor. Zaten bir kameranın beni uyuz etmesi için bu yeterli ama buna sonra dönelim.

Alet şimdilik diyafram değeri göstermiyor ve üzerinde histogram yok. Pozlamayi eski consumer kameralardaki gibi arti eksi tuslarıyla ayarlamak zorundasınız. Kamera SSD disklere isterseniz DNG (uncompressed) RAW kaydı yapıyor.

Çektiklerimize hızlıca baktık. Gerçek raw ile çalışabilmek tabi ki iyi. Beyaz ayarı vs gibi şeyleri sonradan yapabiliyorsunuz ve istediğiniz hassaslıkta renk düzenleme yapabiliyorsunuz. Bu anlamda kamera çok iyi. Dinamik aralığı da başarılıydı (herhalde bütün üreticilerin iddia ettiği gibi 14 stop olsa gerek!)

Kameranın formu da aslında iyi. Dokunmatik ekran başarılı (görebildiğinizde).

Peki ben bu kamerayı alır mıyım? Asla : )

Neden?

Bir kamera alırken onu hangi mercek sisteminde kullanacağınızı da bilmeniz gerek. İddia ediyorum EF Mount lu bir Blackmagic hiç bir işe yaramaz! Neden böyle bir şey yaptıklarını bile anlamış değilim. Eğer kuş videoları çekecekseniz evet 70-200 2.8 iniz harika bir 460 mm haline gelebilir. Onun dışında bir anlam göremiyorum.

Aynı kameranın Micro 4:3 modeli de olacakmış. O belki biraz daha mantıklı olabilir ama bana sorarsanız bir video kamera bu saatten sonra ya Super 35 olur ya da full frame. Ortalıkta bunca PL mercek ve 35 mm fotoğraf merceği varken gidip Micro 4:3 gibi garip bir formata yatırım yapmak bana göre sokağa para atmaktan başka bir şey değil.

İkincisi herkesin dilinde “3000 dolara RAW çekmek harika değil mi?” sorusu var. Kısa cevap hayır değil : ) Renk düzenleme yapacağınız RAW çekmeyi düşündüğünüz bir projeniz varsa gidip düzgün merceklerle ve daha iyi bir kamerayla çekin. Kiralamaya 3000 dolardan az vereceğinize bahse girerim.

Kısaca başta dediğim gibi hoş bir girişim ancak henüz olmamış. Arada derede kalmış bir kamera Blackmagic. Profesyonel olmak için yetersiz amatör olmak için fazla ileri ve büyük. Eğer benzer tarz kamera alınacaksa İkonoskop daha ilginç bir seçim. En azından TV mercekleriyle de çalışabiliyor.

PS: Bu arada dünkü demo modeli 16-35 den başka merceği desteklemedi.

Sony Geri DöndüSony Geri Döndü

Yazmakta geciktim ama sitenin forumu benden hızlı gidiyor nasil olsa : )

Evet Sony herkesi şaşırttı ve tarihin en büyük geri dönüşlerinden birine imza attı diyebiliriz. Yeni F5 ve F55 gerçek birer bomba! Birincisi XAVC adlı yeni codec intra frame çalışıyor (yani kareler arası sıkıştırma yapmıyor) ve 300 Mbit 4:2:2 10 bit destekliyor. Her iki kamera da hem 4K hem 1080p yi aynı anda aynı karta kaydedebiliyor!

Yeni codec XAVC 4K da 120/180 fps kayda izin veriyor (SSD veya SxS Pro medyaya).

Sadece 15 bin dolarlık fiyatıyla 14 stop dinamik aralıkla, 4K’da 120 fps yapabilen bir kamera Canon’a, RED’e ve Arri’ye elektronik kamera alanında “ağır abinin” kim olduğunu hatırlatıyor gibi geldi bana.

Bu kadar da değil: Ek bir modulle 4K 16 bit RAW da destekleyen kameralar (f55 dogrudan destekliyor) aynı zamanda sıfır rolling shutter hatasına sahip.

Ayrıntılı inceleme şansım olmadı tabi ama kağıt üstünde yeni kral Sony gibi görünüyor. Yani kral öldü yaşasın kral!

Photokina

Gecen hafta Photokina sayesinde epey kamera döküldü ortalığa. O kadar çok ki her birine ayrı yazı yazmaya üşendim. Canon EOS 6D, Nikon D600, Sony’nin yeni “full frame” compact kamerası RX1 (dünyada ilk), Leica’nın yeni M’i, Pentax K5, Fuji’nin E1’i, yeni Sony Nex 6, Olympus’un yeni PEN’i, Panasonic’ten çok tutan GH2 güncellemesi GH3, Sony’den Alpha SLT A99… Son olarak  Hasselblad’dan yukarıdaki resimdeki, içi tamamen Sony Nex 7 olan ama dışı pek havalı görünen ve bu yüzden de 6500 USD fiyatla satılacak olan Hasselblad Lunar! Kim ici 1000 dolar olan bir kameraya üstüne Hasselblad yazildi diye 6500 dolar verir? Evet biliyorum var bir sürü meraklı. Bütün bu gürültüye rağmen heyecan verici bir kamera var mı? Doğrusu hayır. Hassel örneğinde olduğu (tabi o olabilecek en uç örnek) gibi birbirine çok benzeyen bir sürü kamera. Tabi ki 10 yıl öncesine göre çok daha şanslıyız ama açıkçası bütün bu modeller uykumu getiriyor. Hele Canon ve Nikon gıdım gıdım veriyor yenilikleri. Oysa neler yapılabilir? Öncelikle dinamik aralıkla pek kimse uğraşmıyor. Dinamik aralıklar hala yetersiz. Biraz daha spesifik ama mesela sensörden tilt and shift le de kimse uğraşmıyor. Oysa muthiş olasılıklar açılabilir. Yüksek kareyle de pek kimse ilgilenmiyor. Varsa yoksa 60 kare… Her kamerada wifi ve GPS olmalı ama bu da henüz çok az modelde var. Aslında haklarını vermek gerek yine en ilginç girişimler Sony’den geliyor. SLT dalgasını onlar başlattı. RX1 de ilginç bir kameraya benziyor. Bakalım arkası gelecek mi? Yıllar önce yine Sony benzer ataklar yapmış (2005’te duyurulan R1) fakat sonra arkasını getirmemişti. Hadi birileri ilginç bir şey yapsın artık!

EOS 6D

Canon Nikon’un D600’üne beklediğimden çabuk cevap verdi. Yeni Canon 6D aslında beklediğimiz gibi kırpılmış bir 5D Mk III ama bazı ustunlukleri de var.

Yıllardır neden kameranın içinde wifi+GPS yok deyip duruyordum sonunda koymuşlar. Buna karşılık 6D’nin çözünürlüğü (20mp), netlik sistemi (11 nokta), vizoru (%97), saniyedeki çekim hızı (4.5 fps) Mark III’ten biraz daha kotu ama video ozellikleri 5D MK III ile aynı. Buna karşılık kameranın beklenen fiyatı 2100 USD. Böylece biz 5D MK III sahipleri önümüzdeki ayları neden Canon’a 1000 doları aşan bir katkı yaptığımızı düsünerek geçirebiliriz : )

Demek ki yeni oyun sahası belli oldu: “Ucuza tam boy kamera savaşları” başlasın. Bir çok kullanıcı APS-C’nin yeterli ve kalıcı olduğunu ve yığınların hiç bir zaman tam boy algılayıcıya geçmeyecegini düşünüyordu. Görülen o ki bu düşünce doğru değilmiş. Aynı insana iki kere kamera iki kere mercek satma şansı varken neden bunu kullanmasınlar ki? Peki tam boy algılayıcı önemli mi? Bu konuyla ilgli uzun bir yazı yazmak gerek ama kısaca aslında hem evet hem hayır. Özellikle bazı amaçlar için tam boy iyi ama örneğin mucevher veya kus cekecekseniz hic gerek yok.

Lytro Hakkında

Gecenlerde Lytro ile oynayabildim. Sonda soyleyecegimi basta soyleyeyim: Bekledigim gibi Lytro koca bir şakadan başka bir şey degil. Bu haliyle “hiç bir işe yaramayacak” bir alet yapmayı becermişler. Yanlış anlaşılmasın arkasındaki teknoloji ilginc ama ürün gayet saçma.

Neresinden başlasam: Ekran kotu, alet takılıyor, dokunmatik ekran başarısız, cozunurluk çok kotu (1080*1080) ve cok fazla gurultu var, kamera iri, fotograflara sadece kendi yazılımlarında bakılabiliyor. Tabi en onemli soru su: Neden cektigim bir fotografi sonradan netlemek isteyeyim? Profesyonel bir fotografci icin bu cok onemli olabilir. Zira ozellikle haber, kus, spor vs cekerken netlik bas belasıdır. E iyi de zaten bu kamera profesyonellere yonelik degil. E o zaman amatorlere mi kalıyor? Amatorler neden sonradan netlik degistirmek istesin ki? En kotu ihtimalle iki kere daha cekerler.

Amac Iphone’un telefona yaptıgını fotografa yapmak demislerdi. Hic ama hic olmamis. Kisaca herhangi bir akıllı telefon kamerasından daha kotu bir kameraya 500 dolar vermek istiyorsanız hemen Lytro alınız : )

Nikon D600

Epeydir 2000 doların altına tam boy algılayıcılı bir kamera bekleniyordu. Henüz 2000’in altına gelmese de Nikon’un D600’u 24 Mp lik tam boy algılayıcısıyla simdilik en ucuz “tam boy” govde oluyor. D800’un kırpılmış hali gibi görünen alet tabi ki HD video da çekebiliyor ve alıştığımız gibi 25600 ASA’ya kadar destek veriyor. Aynı zamanda HDMI üzerinden uncompressed kayda izin veren D600 2100 USD’lik gövde fiyatıyla duyuruldu. Sıra Canon’da. Bir onceki yazıdaki Sony video kameradan da görülen o ki zamanla bütün kameralar “tam boy” algılayıcı kullanacaklar. Oysa 10 yıl önce dünyanın ilk 35 mm algılayıcı kamerası Canon 1Ds cıktıgında 8000 USD fiyata sahipti. 10 yılda yuzde 75 fiyat dususu fena degil! Ayrıntı surada.

Sony’den Yeni KameralarSony’den Yeni Kameralar

Sony arka arkaya yeni kameralar duyurdu. Bunların en önemlisi “dünyanın ilk tam boy algılayıcılı handycam kamerası” olarak duyurulan NEX-VG900. Böylece 35 mm fotoğraf mercekleri çarpan faktörü olmaksızın video için kullanılabilecek.

Kamerada iyi bir özellik var: Çarpanlı bir mercek taktığınızda alet otomatik olarak 24 mp lik algılayıcıyı kesiyor ve siz normalde göreceğiniz açıyı görüyorsunuz. Sonunda birisi bunu akıl etti. Bravo Sony. Aynı aletin VG30 adıyla APS-C modeli de var. VG900’un beklenen fiyatı 3300 USD.

Diger kamera (fotograf makinesi) A99 yine 24 MP’lik algılayıcıya sahip ve SLT teknolojisini kullanıyor (Hareketsiz geçirgen ayna). Ayrıca algılayıcı üzerinde Phase Detection Autofocus olduğu için kamera aynı anda iki focus sistemini kullanabiliyor. Böylece videoda netlik yapma problemlerini en aza indirmeyi iddia ediyor.

1920*1080’de 60 kare yapabilen kamera 25600 ASA’yi destekliyor.

Üçüncü alet ise sokak fotoğrafçılarına yönelik DCS RX 1. Bu kamerada 35 mm f2 sabit mercek bulunuyor.

Bütün bunlar güzel ama hala AVCHD ve 8 bit’ten kurtuluş yok. Herhalde 10 yıl sonra 8 bit konuşmuyor oluruz diye umuyorum.

Kameramanın Paranoya RehberiKameramanın Paranoya Rehberi

Piller dolu mu? / Yedek pil nerede? / Şarj aleti nerede? / Hafıza kartı formatlı mı? / Yedek hafıza kartı? / Tripodu aç / Hizala / Kartı tak / Format ne? / 1920*1080 25p / Manuel seçeneğini aç / Live view u aç / Örtücü hızını 1/50 yap / ISO’yu seç / En düşük ISO’dan başla / Diyaframı seç/ Beyaz ayarına bak / Beyazı kaydır / ND filtren var mı? / ND’yi tak/ Hizala / diyaframı düzelt / Histograma bak / Diyaframı düzelt / Histograma bak / Diyaframı düzelt / Picture Style seçili mi? / Kontrastı Düş / Saturasyonu Düş / Sharpness düş/ Tekrar hizala / Sesi kontrol et / Codeci kontrol et / Histograma bak / Diyaframı düzelt / Hiç bir şey patlamasın / Histograma bak / Auto lighting optimizer’i kapat / Netlik yap / Zoom yap ve netliği kontrol et / Histograma bak / Diyaframı düzelt / Netliğe bak / Zoom yap / Netliği kontrol et / Pan kilidini aç / Tilt kilidini aç / Üç ayaktaysan IS’i kapat / Hizayı kontrol et / Beyazı kontrol et / Histograma bak ve KAYIT! Dur oyuncunun yeri değişti! / Hizala / Histogramı kon……..

5D Mark III ile Bir Kaç Gün Daha5D Mark III ile Bir Kaç Gün Daha

“Almam etmem” derken yine dayanamadım ve 5D MK III aldım. Tabi bu alımı kendime doğrulamam gerekiyordu : )

Geçen seferki test profesyonel bir ortamda değildi. Bu defa bir kaç günlük uzunca bir işte 3. kamera yaparak 5D MK III’u sahada test etme şansı buldum. Daha önce fark etmediğim bazı incelikler var.

** Movie ve Liveview seçeneklerinin ayrılmış olması ve video çekimi için ayrı tuş olması çok iyi. Eski 5D’de bu ciddi bir karmaşa yaratıyordu. Yani sonuç olarak 7D tarzı menu ve arayüz çok daha pratik olmuş. Hemen alışıyorsunuz.

** Çift hafıza kartı bazı durumlarda çok faydalı. Örneğin başkası için bir şey çektiğinizi düşünün. Kartlar gün sonunda gidecek ve geri geldiğinde formatlanmış olacak. Bu durumda arada kendiniz için çektiğiniz kareler daima sorun olur. İşte 5D MK III’ün ikinci kartı (SD) bu noktada çok işe yarıyor. İki kart arasında istediğiniz gibi aktarım da yapabiliyorsunuz (ister tek tek seçerek ister tam kopya şeklinde). Ne yazık ki SD kart yuvası CF kadar hızlı değil ve ALL-I (intraframe) codec kullanırsanız 10 saniyeden uzun bir şey çekemiyorsunuz (PS: Benim kullandigim SD kart 30 MB/sn imis. Teorik olarak calismasi gerekirdi ama nedense yetisememis)

** Yeni focus ve pozlama sistemleri gerçekten eskisinden çok daha iyi.

** LCD monitör (geçen sefer de söylediğim gibi) daha iyi ve büyük

** Yeni eklenen “Level” göstergesi özellikle video çekerken çok işe yarıyor.

** Quick Menu tuşu şaşılacak derecede pratik. Bu menu sayesinde örneğin hangi karta kayıt yaptığınızı anında değiştirebiliyorsunuz.

** Zoom özelliğini SET tuşuna bağlamak gerekiyor. Soldaki normal Zoom tuşu daha çok çekim sonrası izleme için düşünülmüş gibi. Tuşların fonksiyonlarını değiştirebilmek çok önemli. Benzer şekilde kendi menünüzü yaratmak da önemli.

** 50 fps çekebilmek hoş. Tabi bu özellik 7D’de zaten vardı ama 5 serisi için yeni bir deneyim. 100 fps olsa çok daha iyi olurdu : )

Gelelim eksilere:

** Histogram ekranda çok kötü bir yerde çıkıyor. Bu veri grafiği rahatça çekim yapabilmeyi sağlayacak şekilde üstte veya altta çıksa (Scarlett’teki gibi) iyi olurdu. Bu haliyle histogram ancak çekimden önce veya sonra açılabiliyor. Ayrıca zemini geçirgen de değil. Ciddi şekilde kompozisyonu engelliyor.

** Histogramın tek tuşla açılıp kapanabilmesi gerekirdi. Ne yazık ki bu yapılamıyor. Info tuşuyla sürekli boğuşmanız gerekiyor.

** Highlight alert seçeneği ancak çekimden sonra izleme yaparken çalışıyor. Oysa bunu çekimden önce görebilmek gerekirdi.

** Yüksek ASA durumu biraz karışık. Bazı durumlarda noise çok azken bazen çok olabiliyor. Mark II’ye göre daha iyi olduğu açık ama tabi doğru pozlamak şartıyla. Yani siz hem 6400 ASA’da çekip hem de 2 fstop az pozluyorsanız aslında 25600 ASA’da çekmiş oluyorsunuz. Bunu yapmamak gerekiyor!

Genel olarak MK III almaya değer mi sorusuna tekrar dönersek. Fiyat farkı son düşüşe rağmen (Amerika da 3300 dolara düştü) hala fazla. Fakat eğer profesyonel olarak bu işlerle ilgileniyorsanız iki kamera arasındaki küçük gibi görünen farklar aslında uzun vadede mutlaka kendini fazlasıyla öder diye düşünüyorum.

Bu arada Canon algılayıcılar DXOMark’ta her zamanki gibi Nikon karşısında dökülmeye devam ediyorlar. Bunun nedenini doğrusu merak ediyorum (Nikon’un algılayıcılarını çoğunlukla Sony yapıyor) ama bu saatten sonra muthiş bir buluş bile yapsalar Nikon’a geçmek çok düşük ihtimal benim için.

Yine de “en iyi algılayıcı bende olmalı” diyorsanız görünen o ki Nikon’lara bakmanız gerek.

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube