adamda en merak edilen çekim sırasındaki lens hileleri (split diopter mi,shift and tilt mi yoksam eski bir teknik olan vaseline mi) ve bende merak ediyorum açıkçası…bu adam tahminimce kameraya kendi biner diye tahmin ediyorum…
Bizim ülkemizde bu tarz işlerin çekilememesi, bu yetenekte yönetmenlerimizin mi, yoksa kreatif ekibi oluşturan insanların eksikliğimi acaba.
Sonuçta önüne bu tarz bir hikaye önüne sunulan hangi yönetmen bunu çekmek istemez, ya da sizce bunu çekmek için doğuştan yetenekli olmaya mı gerek var ( Magnum reklamı ) ( Bu arada yönetmen temiz iş yapmış )
Joseph onemli bir noktaya parmak basmis ancak tabi soyledigi tam olarak dogru degil.
sunu diyemeyiz: “bizde aslinda harika yonetmenler var ama yaratici ekipler kotu”. Zira o zaman baska biri de tersini soyleyebilir ve haksizligini kanitlayamayiz.
Yani “biz aslinda aslaniz ama bak iste ne yapalim digerleri kotu” diyerek bir yere varamayiz. Bir kotuluk soz konusuysa bu hepimizin ortak uretimi.
Turkiye de boyle filmler cekilemez diye bir sey yok. Bir cok Turk yonetmen taklit usuluyle bile olsa boyle seyler cekti, cekiyor.
Ancak sorun su ki Turkiye de ayni yonetmen ertesi hafta bir supermarket veya mutfak banyo filmiyle karsimiza cikabiliyor.
Bunun da nedeni aslinda basit: Aveillan gibi bir yonetmen Turkiye’de var olamaz zira pazar o kadar buyuk degil. Surekli Aveillan’inki gibi filmler cekmek hayaliyle yanip tutussaniz da sonucta talep yoksa yapabileceginiz bir sey de yoktur.
Bende aslında aynı şeyleri düşünüyodum akat konuya bu kadar sert bir giriş yapmak istemediğimden dolayıdır. Keza yönetmenlerimizin ve yaratıcı ekiplerimizin bir çoğunun yeteneksizliğini ya da taklitçiliğini birinci gözden görme fırsatım birçok defa oldu. Düşünün bir yönetmen önünde youtube da veya vimeo dan bulduğu bir reklamı seyrederek reklam setinde önünde ki oyuncuya oyun veriyor. Görüntü yönetmeni video dan gördüğü ışığı ışık şefine anlatmaya çalışıyo,ajans yine benzer videolara bakarak prodüktöre birşeyleri kabul ettirme çabasında ,Yahu yönetmenlerin bile birçoğu ( Reklam ) önüne bir proje geldiğinde örneğin deterjan reklamı açıp yurt dışında yapılmış deterjan reklamlarını seyrederek çalışıyo ne kadar ahlaksızca şeyler bunlar hani sen yönetmensinde orada ki en yaratıcı olması gereken kişilerden birisin,kusmadan bunların yanında nefes alabilmek çok zor inanın.
çok yaratıcı bir o kadar da yenilikçi ekiplere sahibiz,biraz karışık ve karmaşık oldu sanırım yazdığım şeyler herkesden özür dilerim
Kendisi geçen sene Agustos’ta Türkiye’ye geldi.. Swarovski reklamını Türkiye’de çekti. Tuz gölü ve İstanbul’da oldu çekimler. Kendisi ile 1,5-2 hafta çalışma şansına sahip oldum. Şimdiye kadar gördüğüm en mütevazi yönetmenlerden. Türkiye’yi çok sevdi ve tekrar gelip reklam çekmek istediğini belirtti. ki zaten yine bir reklamı için buraya gelicekti ama iş iptal oldu.. Kendisiyle bu süreç içinde oturup konuşma, muhabbet etme şansına sahip oldum, hatta setin ertesinde verdiğim kısa filmimi de izleyip yorumlar yapmıştı. Bana verdiği en önemli öğüt: “sakın ama sakın hiç bir şeyden korkma, kameradan korkma, git ve o an içinden nasıl geliyorsa o yöne çevir, onunla oyna, onu dene.. kurallar her zaman işe yaramaz..”
bence bazı yetenekler doğuştan gelen yetenekle,zekayla oluşuyor…akıllara ziyan resimler…adamı kıskanmamak elde değil : )
5 senses iyimiş (:
Turkiye’de de taklitcileri var malum : )
adamda en merak edilen çekim sırasındaki lens hileleri (split diopter mi,shift and tilt mi yoksam eski bir teknik olan vaseline mi) ve bende merak ediyorum açıkçası…bu adam tahminimce kameraya kendi biner diye tahmin ediyorum…
Bizim ülkemizde bu tarz işlerin çekilememesi, bu yetenekte yönetmenlerimizin mi, yoksa kreatif ekibi oluşturan insanların eksikliğimi acaba.
Sonuçta önüne bu tarz bir hikaye önüne sunulan hangi yönetmen bunu çekmek istemez, ya da sizce bunu çekmek için doğuştan yetenekli olmaya mı gerek var ( Magnum reklamı ) ( Bu arada yönetmen temiz iş yapmış )
Joseph onemli bir noktaya parmak basmis ancak tabi soyledigi tam olarak dogru degil.
sunu diyemeyiz: “bizde aslinda harika yonetmenler var ama yaratici ekipler kotu”. Zira o zaman baska biri de tersini soyleyebilir ve haksizligini kanitlayamayiz.
Yani “biz aslinda aslaniz ama bak iste ne yapalim digerleri kotu” diyerek bir yere varamayiz. Bir kotuluk soz konusuysa bu hepimizin ortak uretimi.
Turkiye de boyle filmler cekilemez diye bir sey yok. Bir cok Turk yonetmen taklit usuluyle bile olsa boyle seyler cekti, cekiyor.
Ancak sorun su ki Turkiye de ayni yonetmen ertesi hafta bir supermarket veya mutfak banyo filmiyle karsimiza cikabiliyor.
Bunun da nedeni aslinda basit: Aveillan gibi bir yonetmen Turkiye’de var olamaz zira pazar o kadar buyuk degil. Surekli Aveillan’inki gibi filmler cekmek hayaliyle yanip tutussaniz da sonucta talep yoksa yapabileceginiz bir sey de yoktur.
Bende aslında aynı şeyleri düşünüyodum akat konuya bu kadar sert bir giriş yapmak istemediğimden dolayıdır. Keza yönetmenlerimizin ve yaratıcı ekiplerimizin bir çoğunun yeteneksizliğini ya da taklitçiliğini birinci gözden görme fırsatım birçok defa oldu. Düşünün bir yönetmen önünde youtube da veya vimeo dan bulduğu bir reklamı seyrederek reklam setinde önünde ki oyuncuya oyun veriyor. Görüntü yönetmeni video dan gördüğü ışığı ışık şefine anlatmaya çalışıyo,ajans yine benzer videolara bakarak prodüktöre birşeyleri kabul ettirme çabasında ,Yahu yönetmenlerin bile birçoğu ( Reklam ) önüne bir proje geldiğinde örneğin deterjan reklamı açıp yurt dışında yapılmış deterjan reklamlarını seyrederek çalışıyo ne kadar ahlaksızca şeyler bunlar hani sen yönetmensinde orada ki en yaratıcı olması gereken kişilerden birisin,kusmadan bunların yanında nefes alabilmek çok zor inanın.
çok yaratıcı bir o kadar da yenilikçi ekiplere sahibiz,biraz karışık ve karmaşık oldu sanırım yazdığım şeyler herkesden özür dilerim
“wheat” o adamlar nasıl uçuo.ve resimlerr mükkkkkeemmmmel. nasıl bir teknik zeka nasıl bir estetik nasıl bir yaratıcılık
Kendisi geçen sene Agustos’ta Türkiye’ye geldi.. Swarovski reklamını Türkiye’de çekti. Tuz gölü ve İstanbul’da oldu çekimler. Kendisi ile 1,5-2 hafta çalışma şansına sahip oldum. Şimdiye kadar gördüğüm en mütevazi yönetmenlerden. Türkiye’yi çok sevdi ve tekrar gelip reklam çekmek istediğini belirtti. ki zaten yine bir reklamı için buraya gelicekti ama iş iptal oldu.. Kendisiyle bu süreç içinde oturup konuşma, muhabbet etme şansına sahip oldum, hatta setin ertesinde verdiğim kısa filmimi de izleyip yorumlar yapmıştı. Bana verdiği en önemli öğüt: “sakın ama sakın hiç bir şeyden korkma, kameradan korkma, git ve o an içinden nasıl geliyorsa o yöne çevir, onunla oyna, onu dene.. kurallar her zaman işe yaramaz..”
bir gerçekte şu var,sahip olduğumuz algı biçimleri…bizim resim sanatımız kökenini minyatürden sanatından almıyor mu ??
geciken bir sanayii devrimi süreci…
tekrar kurulan bir ülke ve sistemin modernlik adına bize dayattıkları…
anaokulunda, baltalar elimizde…diye başlayan çocuk şarkıları…
çarpık yapılaşmadan tutunda,bilmem neye kadar…tüm bu faktörlere rağmen büyüyen,gelişen bir ülke…
bu adama,burada sucuk reklamı çektirsen,inanın ki ilk tepki,sucukları göremedik olur…
Cok sansliymissiniz Ece, paylastiginiz icin tesekkur ederiz.